Liderlik, yalnızca etkileyici unvanlarla, stratejik kararlarla ya da yön göstermekle sınırlı bir kavram değildir. Aslında liderlik, sabırla örülen, dikkatle yürünmesi gereken uzun ve zorlu bir yolculuktur. Bu yolculuk; cesaret, sorumluluk ve insani derinlik gerektirir. Gerçek liderlik, sadece yön göstermek değil; birlikte yürümek, yeri geldiğinde dinlemek, anlamak ve hissettirmektir. En önemlisi, insana gerçekten değer vermektir.
Hepimiz kariyer yolculuğumuzda farklı liderlik örnekleriyle karşılaşırız. Kimi zaman ilham veren bir liderle çalışmak nasip olur; kimi zaman da yönünü şaşırmış, sorumluluktan uzak duran yöneticilerle… Ancak unutulmamalıdır ki; kötü liderlik deneyimleri de bizlere önemli dersler verir. Bize sadece neyi yapmamız gerektiğini değil, aynı zamanda neyi yapmamamız gerektiğini de öğretir. Bu yüzden, “kötü” olanı görmek, “iyi” olanı tanımak için bir fırsattır.
Peki, bir lideri “kötü” yapan nedir? Nasıl kötü lider olunur?
Öncelikle, kötü bir liderde gözümüze çarpan ilk özellik benmerkezci bir bakış açısıdır. Başarıyı yalnızca kendine mal eden, hata karşısında sorumluluğu başkalarına yıkan bir lider, güven inşa edemez. Ekibini görünmez kılan, onları yalnızca kendi başarısı için bir araç gibi gören kişi; bağlılığı, motivasyonu ve ortak hedef duygusunu zedeler. Liderlik; kendi egosunu büyütme değil, birlikte büyümeyi mümkün kılma sanatıdır.
Diğer yandan, hata yapmaktan korkan, kusursuz görünmeye çalışan lider figürü de ayrı bir zaaf alanıdır. Gerçek liderlik; eksiklerini bilmek, hatalarıyla yüzleşmek ve bu süreçten güçlenerek çıkabilmektir. Kendi sınırlarını tanıyan, eleştiriye açık olan lider; empati kurabilir ve güven ortamı yaratabilir. Çünkü hatayı gizlemek değil, ortaya koyup dönüştürmek cesaret ister. Ve bu cesaret, liderliğin özüdür.
Kötü liderlik yalnızca bireysel eksikliklerle sınırlı değildir. Takım üyelerinin potansiyelini görememek, onları doğru yöne yönlendirememek de bir liderlik açığıdır. Oysa etkili bir lider; ekibinin güçlü yönlerini tanır, onları doğru rollerle buluşturur ve ortak başarıya doğru adım adım yürür. Bireyleri geliştiren, sorumluluk paylaşan ve büyümeyi birlikte mümkün kılan liderlik, sürdürülebilir başarı getirir.
Bugünün dünyasında, liderden beklenen sadece güçlü olması değil; aynı zamanda esnek, öğrenmeye açık ve yeniliklere duyarlı olmasıdır. Her ortamda öğrenmeye, gelişmeye açık olan; karşısındaki fikri değerli bulan lider hem kendini hem de çevresini ileri taşır. Zira gerçek liderlik, “Ben oldum” diyen değil; her gün yeniden öğrenmeye talip olandır.
Sonuç olarak; kötü liderlik üzerine düşünmek, iyi liderliğin inşası için güçlü bir başlangıçtır. Çünkü liderlik, yalnızca kimin önünde yürüdüğünüzle değil, nasıl bir iz bıraktığınızla anlam kazanır. Ve bu iz, insan kalbine dokunabildiğiniz ölçüde değerlidir.